Neden Haşere İlacı - MOB Sistem -

Site içinde ara
İçeriğe git

Ana Menü

Neden Haşere İlacı

Neden Haşere İlacı?

Haşere ilaçları; insanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak ve yeraltı suları, kısaca tüm mikroorganizmalar için çok tehlikelidirler. Bu ilaçların bilinçsizce kullanılması kendimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Haşere ilacı kullanan birçok ilaçlama firması yeterli bilgiye sahip değiller.

Her gün çevremize tonlarca ilaç gelişigüzel atılmaktadır. Bu ilaçlar dünyamızın ekolojik dengesini yok etmekte; insanlarımız, hayvanlarımız, toprağımız, yeraltı sularımız ve besin kaynaklarımız üzerinde kanserojen etki yapmaktadırlar. Haşere ilaçlarının etiketlerinde, mevzuat gereği, tüm haşere ilaçlarının etiketinde aynı veya benzer tehlike işaretleri, uyarılar ve ilaçların LD50 değerleri bulunmaktadır.

Haşere ilaçlarının imalatında kullanılan çözücüler, emülgatörler, sinerjik maddeler, dolgu maddeleri vs. gibi diğer toksik maddeler ve ürün içindeki miktarları dikkate alınmamaktadır. Yani tehlikeli bir ilaçla tehlikesiz bir ilaç etiket bilgilerinden ayırt edilememektedir. Günümüzde, Çevre ve Halk sağlığı için üretilen insektisitlerde etken madde olarak insanlara ve çevreye daha az zararlı olan piretroidler kullanılır (Krizantem çiçeklerinin özünden elde edilen doğal piretrumun kimyasal olarak yapılan türevlerine piretroid denir. “Piretroid = suni Piretrum”). Saf Piretroidlerin insektisit olarak kullanılabilmeleri için, su ile çözülmeleri yani tamamen homojen olmaları gerekir.

Piretroidlerin kimyasal formüllerde çözülmesi çok zor olduğundan, insektisit üreticileri, çözücü olarak genelde solvent ve türevlerini kullanırlar. Tüm canlılar için bazı insektisitlerden bile daha tehlikeli olan bu güçlü çözücüler, etken maddenin molekül bağlarını da çözdüklerinden, bir yandan üretilen insektisitin soğukkanlılara karşı insektisit etkisi (biyolojik etki) zayıflatmakta diğer taraftan mikroorganizmalara karşı toksik etki oluşturmaktadır. Yani saf Piretroid, su ile karıştırıldığında insektisit etkisi artarken aynı zamanda sıcakkanlılara karşı toksisitesi azalır. Fakat aynı madde;solvent, alkol, akaryakıt, yağ vb. maddelerle karıştırıldığında toksisitesi 10 kat artar.

Bazı insektisit imalatçıları, ilaçların formülünde çözücü olarak kullanılan solventlerden dolayı toksik hale gelen ve yine solventlerden dolayı insektisit etkisi zayıflayan ilacın, biyolojik etkisinden vazgeçip, toksisitesini arttırmak için ilacın formülüne PBO (Piperonyl Butoxide) ilave ederler. PBO, hiçbir insektisit etkisi olmamasına rağmen, ilaçların haşereleri öldürme etkisini arttırmaktadır. Yani toksik etki oluşturmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki PBO; haşere ilaçlarının toksisitesini arttırıp, bu ilaçları haşereler için öldürücü hale getirirken, ortamı diğer mikroorganizmalar (insanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak ve yeraltı sularımız) ve doğamız için daha da tehlikeli hale getirmektedir. Ayrıca biyolojik etkisi olmayan toksik ilaçlar tüm haşerelere karşı etkili olmadığı için, hemen her haşere türü için ayrı tosisitede çeşitli ilaçlar üretilmektedirler. Bu çeşitli ilaçlar bir yandan doğamızı tahrip ederken diğer taraftan haşerelerin bağışıklık kazanmasına neden olurlar. Örneğin, sivrisinekleri öldüren bir haşere ilacı daha dirençli bir haşereyi mesela Hamamböceklerini öldüremediği gibi hamamböceğinde bağışıklık sistemini güçlendirebilir.

Larvasitler

Binlerce insektisit yetmiyormuş gibi Larvalar için özel insektisitler yani, Larvasitler üretilmektedir. Larvasitler larvalara karşı kullanılan haşere ilaçlarına denir. Larva basit bir açıklamayla haşerelerin yavrularına denir. Sanki yetişkin bir haşereyi öldürebilen bir ilaç yavrusunu öldüremiyor ve yavrular için ayrıca ilaçlar üretiliyor ve onlara Larvasitler ismi veriliyor. Buradanda haşere ilaçlarının biyolojik etkiden yoksun olup tamamen ve sadece toksik etkiye sahip oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Halbuki trake solunumu yapan tüm soğukkanlı canlıların (insektisitler, akarisitler, Larvasitler) biyolojik yapıları aynı olup sinir sistemlerinin çalışmaması durumunda yaşamlarını sürdüremezler.

Biyolojik etkiye sahip, yani haşerelerin sinir sistemini etkileyen bir haşere ilacı tüm haşereleri zehirleyerek değil, sinir sistemini felç ederek öldürebilir. Daha basit ve açık bir deyimle binlerce İnsektisit, Akarisit, Larvasit vs. lere gerek yoktur. Bunlar ticari zihniyetin mahsülleridirler. Tüm haşere sorunlarını çözmek için biyolojik etkiye sahip olan bir insektisit tek başına yeterlidir.

Haşere sorununa çözüm yöntemleri

Haşereleri bireysel olarak (teker teker) öldürmek başka bir şey, haşere sorununu çözmek ise başka bir mücadeledir. Haşereleri bireysel olarak öldürebilen her ilaç, haşere sorununu çözebilen bir ilaç değildir. Haşereleri teker teker öldürmekle haşere sorununu çözülemez. Herhangi bir haşereyi değişik yöntem ve maddelerle öldürmek mümkündür. Örneğin bir haşereyi her gün kullandıgımız bir saç spreyi ile de öldürebiliriz. Yani bir saç spreyinin içerisine biraz insektisit madde ilave edilerek haşere ilacı olarak önerebilir miyiz? Hayır, fakat halen mevcut mevzuatlara göre böyle bir ürüne insektisit ruhsatı alınabiliniyor.

Biyolojik insektisit etkisi zayıf olan veya hiç olmayan toksik haşere ilaçları haşerelerle sadece bireysel mücadele için kullanılabilirler. Haşere sorununu kalıcı olarak çözemezler.Toksik ilaçların repellent (uzaklaştırıcı,caydırıcı) etkisi yoktur. Toksik ilaçlar uygulanan alanlardaki haşereleri ve diğer tüm mikroorganizmaları yok ederek kendimize ve çevremize zarar verir, fakat haşere sorununu çözemezler. İlaçlama yapıldıktan bir süre sonra yeni haşereler tekrar o alana akın eder.

PBO, Alkol, Solvent vb. gibi tehlikeli çözücüler ve sinerjistler kullanılmadan tamamen su bazlı üretilen, sıcakkanlılara ve çevreye zarar vermeyen, biyolojik insektisit etkisi yüksek, yeni nesil haşere ilaçları tercih edilmelidir. AB, ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde tüketiciler bu tür ilaçları kullanırlar. Eski toksik ilaç formüllerini ise gelişmemiş ülkelere ihraç ederler. Hem de yeni ilaçlardan daha pahalıya satarlar.
Üretiminde aktif su kullanılan bu yeni nesil ilaçlar, teknik maddenin molekül yapısını bozmadığından, biyolojik insektisit etkisini korumakta diğer taraftan da toksisitesini azaltmaktadır.

İnsektisit etkiye sahip su bazlı bu ilaçlar sadece haşereleri (soğukkanlıları) yok eder ve yenilerini uygulanan alanlardan uzun süre repellent etkiden dolayı uzak tutar. Sadece, insektisit etkiye sahip ilaçlar düşük dozlarda sıcakkanlılara ve diğer mikroorganizmalara (tek hücrelilere) zarar vermezler. Bu tür yeni nesil ilaçların kullanımı da diğer bireysel mücadele için kullanılan ilaçlardan farklıdır. Bu ilaçlar haşerelere doğrudan sıkılmaktan ziyade, haşerelerin bulunabileceği, konabileceği veya geçebileceği açık ve kapalı alanlara ULV (soğuk sisleme) veya el ve sırt pülverizatörleriyle çok ince bir şekilde bol miktarda uygulanır. Evlerde (yerler, duvarlar, mobilyalar, elbise ve mutfak dolapları, mutfak makine ve tezgahların alt ve arkaları vs.) ev ve işyeri çevreleri, bahçeleri, hayvan barınakları ve çevreleri vs. açık yer bırakmadan tamamen ilaçlanır.

Böyle bir uygulama sonrasında o alanlarındaki haşereler zamanla yok olurlar, o alana yeni haşereler uzun süre yaklaşmaz ve o alana giren haşerelerde kısa sürede (birkaç dakika ile birkaç saat içinde) telef olur. Çok sorunlu alanlarda uygulamanın 2 haftada bir olmak üzere birkaç kez tekrarlanması gerekmektedir. Yeni nesil ilaçların özelliklerini bilmeyen bazı tüketiciler, ilacı haşerenin üzerine doğrudan sıkarak haşerenin anında ölmediğini görünce veya yetersiz miktarda ilaç kullandıklarında, ilacın etkisiz olduğunu düşünerek yanılgıya düşüyor. Bir haşere ilacının haşereleri insektisit etkiden mi, yoksa toksik etkiden mi öldürdüğünü insanlar kolay kolay anlayamaz. Bu farkı anlamak için tüketicilerin sık kullandığı basit bir deneme yöntemi ile ilacı bir çiçekte uygulamaktır. Çiçekler çok hassas olup, toksik maddelere dayanamazlar, çabucak solarlar.

Haşereler birçok virüs, bakteri ve mantarın bulaştırıcısı olup, sağlığımıza ve besin maddelerimize zarar verdiğinden bizim için tehlikelidir. Fakat dünyamızın ekolojik dengesini sağladıkları için de son derece faydalıdır. Haşerelerin dünyamızdan tamamen yok olması insanların da dünyadan 5 yıl içerisinde yok olması demektir. Haşereler olmadan insanlar sadece 4-5 yıl hayatta kalabilirler. Burada önemli olan, haşereleri tamamen yok etmek veya haşereyle bireysel mücadele etmek değil, haşere sorununu çözmek. Haşere sorunu, gelişigüzel ilaçlarla gelişigüzel alanları ilaçlamakla çözülemez, tam tersine bilinçsiz ilaçlama haşerelerin çoğalmasına neden olur.

Örneğin, son yıllarda kenelerin hızla çoğalmasının en büyük nedeni bilinçsiz ilaçlamadan kaynaklanmaktadır. Çünkü bilinçsiz ilaçlamayla doğanın ekolojik dengesini sağlayan birçok haşerenin yanısıra, kenelerin çoğalmasını önleyen karıncaların da yok olmasına neden olmaktayız. Karıncalar haşere popülasyonunu dengeleyen çok önemli varlıklardır. Her bir Karınca Kolonisi günde 30 bin haşereyi yiyerek yok eder. Karıncalar kenelerin, yumurtalarını larvalarını, nimfalarını yiyerek beslenirler. Hatta 10-15 karınca birleşerek erişkin bir keneyi bile yerler. Kenelerin yumurtaları karıncalar için önemli bir besin kaynağı ve hatta birer delikates dirler. Bir kene yumurtasını kraliçesine götüren işçi karınca özel ilgiyle karşılanır. Karıncaların olduğu yerde keneler çoğalamaz, epidemi yapamazlar.

Sağlığınız için

İnsektisit kimyasallarının, buharını soluduğumuz havaya aralıksız yayan, likid veya tablet şeklindeki sivrisinek kovucu ilaçları, özellikle kapalı alanlarda kullanmadan önce lütfen iyice araştırınız.

Bilinçsizce gelişigüzel ilaç kullanmayalım ve ilaç firmalarının her dediğine araştırmadan inanmayalım. Bazı Vatandaşlarımız maalesef manavdan aldıkları domates kadar dahi haşere ilacı alırken seçici ve araştırmacı olmuyorlar. Halbuki haşere ilaçları kendi sağlığımız ve gelecek nesillerimizin sağlığı için son derece önem arzetmektedirler. İnternet çağında bilgilere ulaşmak artık çok kolay. Bu imkanları iyi değerlendirerek haşere ilaçlarını araştırıp, karşılaştırıp, kendimiz, sevdiklerimiz ve çevremizin sağlığı için bilinçli kullanmalıyız.

Küba’da karışık tarım yapılmaktadır. Bir sene patates ektiğin alana sonraki beş sene patates ekmezsen, o gıdayı bulamayan haşere zayıflar ve çoğalamaz.
Hindistan’da okaliptüs yağı, Hint defnesi ve tarçın yaprağının haşereyle mücadelede en çok rağbet gören doğal yöntemler olduğunu biliniyor. Hintliler’in neem ağacı, 200’den fazla böcek türü üzerinde etkili. Nikaragualı çiftçiler de tarlalarındaki zararlı böceklere karşı neem tohumundan hazırladıkları karışımı kullanarak mücadele ediyorlar. Tayvan’da ise sivrisinek larvalarını öldürmek için tarçın yaprağı kullanılıyor.

Kimyasal ilaçlar kene sayısının artmasında etkili!

Gelelim son yılların en popüler konusuna ışık tutacak olan soruya: Haşere ve gıda üzerinde kullanılan kimyasal ilaçlar kene sayısının artmasına neden oluyor mu? Yerleşim yerlerinde kullanılan haşere ilaçları kene sayısındaki hızlı artışın tek sorumlusu olamaz. Ancak, tabii ki, bu artışa sebep olan etkenlerden biri de şüphesiz kimyasal maddeler.

IMF politikaları yüzünden 1980’de 80 milyon olan hayvan sayısı, şimdi 41 milyona düştü. Keneler yok olan o hayvanların üzerinde yaşıyordu normalde. Üstüne bir de kenelerin düşmanı olan canlıları yok ediyorsunuz haşere ilaçlarıyla. Kene sayısı da artacak tabii. Kene bir seferde en az bin tane yumurta bırakır. Bu yumurtalarla beslenen haşereler o kimyasallarla yok edildikleri için, yumurtadan çıkan kene sayısında büyük artış oluyor.

Kimyasal ilaçların zararları

Kimyasal ilaçların zararları, aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

  • İlaçlar, canlılar arasında var olan doğal dengeyi bozar,

  • İnsan ve sıcak kanlılarda doğrudan veya dolaylı olarak zehirlenmelere neden olur,

  • Doğal düşmanlara (faydalı organizmalar) zarar vererek ve bitkinin biyokimyasal yapısını bozarak, zararlı popülasyonlarınm artmasına neden olur. Bunun sonucu olarak, zararlıların salgın yapma tehlikesi artar.

  • Toprağa, havaya ve suya karışarak çevre kirliliğine yol açar,

  • Hastalık, zararlı ve yabancıotların. zamanla ilaçlara karşı direnç kazanmalarına neden olur,

  • Canlıların genetik yapılarında bozulmalara neden olur,

  • Bal arıları, tozlayıcı (polinatör) arılar, kuşlar, balıklar ve suda yaşayan diğer canlılar ve toprak mikroorganizmaları gibi hedef olmayan organizmaları olumsuz yönde etkiler. Gelişigüzel ve yoğun olarak yapılan ilaçlamalarda, bu zararlar daha da artar.


Kimyasal ilaç üreten firmaların formüllerine değil, halkın yıllar boyunca geliştirmiş olduğu birikim ve bilgeliğe rağbet edilmeli. Bu doğal yöntemlerin tekrar hatırlanıp, geliştirilmesi gerekir. Ancak bu yöntemler insanları yok etmenin önüne geçebilir.

İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön